09 Mart 2006

Neden Buradayım ? Neden Mutluyum...

Boğaz trafiğinde beklerken uzaklardan akşamın renkleri ile gelir İstanbul`da gece...

Önce farlar gözleri okşar , Ortaköy çizgisinde , kırmızı "stop lambaları" vururken yüze umutla baktırır ortasından kambur köprü kendine , bu günü de bitirdim dersin içinden , belki de daha başlangıçtır senin için neye yada kim için???

"bu şehir insana tuzak kuruyor
bu şehir insanı uzak kılıyor
bu şehir insanı hayli yoruyor
bu şehir insanı hep kandırıyor"

İlk direği geçmenle ufka bakarsın , sağ tarafında Kız Kulesini görürsün , o anda sol cenahtan bir büyük gemi girer göz bebeklerini kadrajına , kim bilir içinde ne taşır , hangi gurbet gönülleri taşır içinde , neredeyim ben dersin , durduğun koltuk , tuttuğun direksiyon , acıtır elini , bedenini , ruhunu...

"senin için yazılmış her şiir
bu bedenin olsa keşke
bak bir ömrü verecem işte
bu şehir benim bir demir atmış ki gönlüm yosun tutmuş
limanda kalmış toprağında servetim var
anılarım çocukluğum ve geleceğim bağlamış elimi kolumu
ne kadar uzağa gitsem de kopamadım
ne kadar yakınsam ona
ben o kadar uzağım ondan
her taraf tuzak her bir yer yalan
tutulmamış ki hiçbir sözhep yalan dolan var"

Ama o kadar da kötü değildir burada yaşamak , yaklaştıkça gişe sırası sana doğru , bekler seni en derin sevenler...

Evdeki yatağındır , seni sorgusuzca içine alan , hal hatır sormadan kullanmana izin verir mutfak kendini tüm incelikleri ile ağzını bile açmaz yapayalnız karşısında oturduğun pc , arasıra huysuzluk çıkarsa da , senin için bekler wireless modemin...

Ama kocaman bir sıcak kucaklamadır senin için çekilen tüm sıkıntıların geri ödemesi , maaş bordrosundaki ikramiye yada zam yazan bölüm bile etkilemez , eve geldiğinde karşında seninle aynı beklentiyi doyuran sevdiceğin yüreği...

"gel biz şehrin havasına hiç uymayalım
birbirimize verdiğimiz sözlerin hepsini tutalım
bir de şehirli türkü tutturup karşılıklı seninle
şehre inat dert üstüne dert koymayalım ayrılmayalım"

Sıcacıktır boynu , gömülürsün içine , çok sağlamdır omzu koyduğunda başı en rahat ettiğin pozisyonu kendiliğinden alır , upuzun yattığın gecenin içinde battaniyesi ile gelerek kendini sarar , battaniye ağır gelir , sevdiceğin teni anneanne yorganı gibidir , bir kere üstüne değdimi sabah hiç şeklin bozulmadan kalkarsın...

Zor gelir , müdürün çemkirmesi , dar getirir aylık bilanço , gözlerinden yaşlar fışkırırcasına arabanın camından bakarsın sadece bir araba boyu gitmişsindir , radyoda sevdicekle beraber dinlemenin en keyif vereninden şarkı vardır , yavaşça havalanmak istersin , bu şehirdir seni var eden , ama sadece yukarıya rahatlamak için bedeninden ayrılmak istersin...

"gönül bir bağlanmış ki sorma
her güneşli gün ve her yıldızlı geceyi özler o da bizim gibi
kardeşiz biz sanki, yağmuruyla ıslanan ağaç gibi
kökünden bağlı kopmaz, özümdür o bilinmez
sözüm var and içilmiş bir günde dört mevsimmiş
bu şehir benim ve bu şehir bizimmiş anla
pes etmedik umutla yürüdük işte her gün aynı yolda
bırakmam, terk etmem ben gitmem bu şehirden"

Herkesin dileğiydi , çok zengin olup buradan kaçmak , çok zengin oldular gitmediler , sende bende gidemeyeceğiz , bizi biz yapan bu şehirden gitmeyeceğiz , savaşacağız , çok zengin olacağız , hatta öyle çok zengin olacağız ki , tüm blogçuların katılacağı ve içinde hiç sıkılmadan coşabileceği bahçeli evlerimiz olacak ve biz bakıp , iyi ki burada bu savaşı yapmışız diyeceğiz...

Savaşıyorum İstanbul seninle , mart ayında yağdırdığın kar ile , zamansız getirdiğin bahara aldanarak kapıldığım gribinle ve burada tonla soruyu birilerinin kafasına doldurup acaba dedirttiğin tüm soru işaretlerinle...

2 yorum:

  1. işte yeşil sahalarda görmek istediğimiz hareketler bunlar.. duygu selinin en lirik en şahane ifadesi, en hakiki bağırdan kopan şelale tadında ılgıt ılgıt satırlara nakşedilmesi.. on üstünden onbir, yüz üstünden yüzelli veririm ben bu posta, bu adama çaylak diyenlerden tek bir post görmediğimizi hatırlatır, selamet deryalarına doğru üflerim rüzgarımı yelkenlerine:)

    koçum benim be, kütürüm..

    YanıtlaSil
  2. Çok doldum , dayanamadım , güneş batarken İstanbula baktım , ilk aşkım olduğunu hatırladım dayandım ikinci evime , tahinpekmeze...

    Ağbilerimin izindeyim...

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.