11 Şubat 2006

You Do Something To Me..

playlistte denk geldi de dayanamadım.. 14 aylık taze eserlerden, afiyetle yiyiniz..


you do something to me (#6528365, 20.12.2004 21:39:12)

bi kreşendo bi dekreşendo, bi atak bir de solo ile adama hayatta yediği en büyük darbelerden birini vurabilen bir şarkıymış bu, dinledim de idrak ettim gün itibariyle.. bi kaç satır sözle, üç beş nota müzikle böyle mi anlatılır insanın içinde olduğu en boktan durum; ve böyle mi yüzüne vurulur dünya üstünde böylesi boktan durumlarda olanın bir tek sen olmadığın gerçeği.. aha babanın da başına gelmiş ki kapmış gitarı, almış kalemi kağıdı, patlatmış bombayı.. ve şu an kimbilir dünya üzerinde benim gibi kaçyüzbin kişi aynı şarkıyı döndür döndür dinlemekte saatlerdir..

you do something to me, something deep inside..

hakikaten de böyle, taa içten, içerden, iyi huylu bir kanser virüsü gibi, gün be gün yayılıyor ama öldürmüyor, hasta ediyor ama yatağa düşürmüyor, santim santim, gram gram yiyor insanı bi şekil.. teşhisi yok, tedavisi yok, ilacı yok; kronik bir arıza bu işte.. at atamazsın sat satamazsın, alan çıksın da istemezsin zaten.. işine gider gelirsin, zirveye gider gelirsin misal, kaka kiki muhabbetler edersin, oturur bi film seyredersin, bi sigara yakarsın, duş alırsın, araba kullanırsın... ne yaparsan yaparsın, lakin içte öylesi bir sızı dolaşır ki seninle, something deep inside..

i'm hanging on the wire, for a love i'll never find..

bunu bilip de yaşamak belki en zoru.. işinde yükselebilirsin, zirvenin gülü olabilirsin, muhabbetin kralını yapabilirsin, film yönetebilirsin belki, hatta sigarayı bırakabilirsin, ayda bir de hamama gidersin bazen, formula pilotu olursun... değişmez halin bir türlü, bulamadıktan sonra vermek istediğinin karşılığını, asılı kalırsın telgrafın tellerinde göç edememiş kelaynak misali..

you do something wonderful, and chased it all away..

dünyanın en harika paylaşımı, ve bir anda elinin tersiyle itilmişsin paylaşanın, paylaşıldığınla kalakalmışsın.. olmuyor, olmuyooor.. işsiz kalmışsın, zirvede dışlanmışsın, kekeme olmuşsun, fan damdan başka film seyretmemişsin, eve nargile almışsın, yıkanmamaktan kokmuşsun, telli araban bile yok... hiç biri önemli değil bu noktada, olmuşsun chase, olmuşsun lance, bildiğin şahin tepesi işte, entrikalar kumkumasısın yapayalnız ölümlü beden içinde ve fakat kimselerin ne umrunda ne de haberindesin, nema problema..

mixing my emotions, that throws me back again..

bundan alınan kuvvet ve ümitle yeniden düşüveriyosun hayallerin peşine, katık ediyosun herşeyini herşeyine, çabalıyorsun, doluya koyuyorsun almıyor, boşu zaten sittiret..

hanging on the wire, i'm waiting for the change..

hani diyor insan, olur mu bir güzellik, düşer mi kafaya bir minik taş, uyanır mı birşey diyor ister istemez, bekliyor mucizeleri.. gene iş, gene zirve, ölümüne geyikler, the wall, cohiba, sauna, e5ten sahile sahilden tem'e turluyorsun... yok, yok, yok bişey..

i'm dancing through the fire, just to catch a flame, and feel real again..

allah büyüktür diyip sarılıyor insan gene hayallerine, hissiyatına, bir işaret, bir ışık arıyor kara gecede puslu taksim gündüzünde, tepeden geçen uçakların flaşörlerinden bile medet umar hale geliyor..

hanging on the wire, i'm waiting for the change..

...

i'm dancing through the fire, just to catch a flame, and feel real again..

olsa dükkan senin..

you do something to me, somewhere deep inside..

ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında..

i'm hoping to get close to, a peace i cannot find..
just to get close to, just close enough, to tell you that..

ya işte, böyle bir şeydir hayat.. bazen anlamsız kısalıklar ve fakat genellikle çok derin kabuslarla doludur, içinden çıkamadığın girdapların evsahibidir, tarifsizliklerin tarifidir birtürlü, ya da bintürlü anlamsızlıktır, anlatmak isteyip de anlatamadığım.. solan giden çiçeklerdir tabi, toprağı olmayınca kökünde.. mevsim kışsa hele, daha bir koyar yalnızlık kara gecelerde..

you do something to me, something deep inside..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.