15 Eylül 2006

müziğin gücü - pek de insani durumlar..

hayatı bir soundtrack tadında yaşayan insanlar bilir, en sessiz kara gecede yada allahın çölünde de olsan, fonda hep bir müzik olur, içten içe, duruma göre çalar bildiklerinden.. veyahut kabiliyetin vardır, duruma göre kendin bestelersin, hatta kaydedersin bilahare, parayı bile bulabilirsin.. neyse bu ekstrem bi durum, buna girmeyelim şimdi..
konumuz, en olmadık anda dinlediği şeylerin insanın ruh halini nasıl etkileyebildiği üzerine.. efendi efendi oturmuş birşeyler kurcalıyorsun, fonda winamp ve ibne şafıl modu, herzamanki görevini yerine getirmekte, kafasına göre çalmakta arşivden.. tam böyle "naapsak naapsak" modundayken, çat, önce seha okuş, bir iki parça sonra da edip akbayram'dan hasretinle yandı gönlüm geliveriyor.. hadi birinci darbeyi atlatmışsın, ama böyle iki şarkı sonra şafıla edip abinin yandırması üzerine, "lan?" oluyo insan, "hayırdır?" diyosun kendi kendine, ex el kızlarından en özleneni gözünün önünde beliriveriyor, sanırsın desktop r2d2, monitör önünde hologram prenses gibi, "hep senin suçun" demeye başlıyor, "bırakıp gitmeseydin keşke" diye ağlıyor falan, elin telefona gidiyor, geri geliyor, bi daha gidiyor, telefon elde göz monitörde öyle kalakalıyorsun bir süre.. "nerede hata yaptım, neden böyle oldu" derken sen, abi arkadan "başa geldi olmaz işler / binbir dertle doldu gönlüm" diye ittiriyor, östaki üzerinden ciğere dalağa veriyor coşkuyu.. hoş, sonundaki o flamenko outro ile skip atıyor bütün duyguyu, ama olsun, gene almışın gazı..
sanki görünmez bir el parmağınla yes tuşu arasına girmiş, arayamıyorsun.. içinden bir ses "bi dur" diyor, "az bekle".. hayırlısı diyerek el alışkanlığıyla flamenko outroyu kışalamak için next tuşuna basıyorsun, o da ne? laid back'den white horse olanca gümbürtüsüyle odaya doluyor, hologram düşüyor kel görünüyor, telefon gerisin geri masanın üzerindeki yerine dönüyor! "hata mata yok, ben haklıyım" egosuyla bir sigara yakıyorsun, keyifli nefesler ciğere tamiri imkansız çivileri büyük bir zevkle çakıyor, ne gam.. wayt hors, dont rayd dı wayt hors, evet, kesinlikle!
işte böyle, iki şarkıda bu hale gelebiliyor insan, herhangi bir cuma akşamında.. şafıl tadında bir hayat, bir acıyor bir acıtıyor, akıyor son şarkının çalınacağı güne doğru..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.