31 Ocak 2006

Hey You'nun solosu..

evvet blog milletinin insanları, sıradaki parçayı da kardeş hazretleri için çalıyoruz.. gene 2003 rekoltesi bir çalışma, eskileri yadederekten..


hey you nun solosu (#3202661, 08.08.2003 10:10:16)

giriş:

bu entrynin hazırlık aşamasında gerekli medyanın düzenlenmesi çalışmaları yapılmış, aylardır sallanmakta olan playlistler oluşturulmuş, dinleme için en iyi hoparlör, kulaklık ortamları test edilmiş ve equalizer ayarları yapılmış; öncesinde rock müziğe hazırlık oluşturması için metallica parçaları ile bünye iyice ısıtılmış, pink floyd - the wall eseri hem albüm hem konser versiyonlarından birer tur dinlenerek tam anlamıyla psikopata bağlanmış, böylelikle kardeşin ısmarladığı entryi yazabilecek kapasiteye ulaşılmıştır; en azından öyle umuyorum (ya settar)..

olmazsa olmazlar:

bu soloyu layıkıyla atacak adamın öncelikle grantchester doğumlu olması, gitardan anladığı kadar piyanodan da hazzetmesi, adının david soyadının gilmour olması gerekir, bu bir..

dinleyecek adamın da hastalık ve rahatsızlık hatta manyaklık derecesinde floydian ve anasına sövseler he deyip geçecek fakat pink floydu eleştirene teklifsiz kafayı indirebilecek enteresanlıkta bir kişiliğe sahip olması şarttır, bu iki..

üçüncü olarak da solo yorumlayacak bir kimseyi düşünmek bile istemiyorum; böyle birkaç kişi tanıdım, o ayrı..

tema:

mevzuyu bilmeyene sanırım artık kız verilmiyor bu devirde.. pinky psikopata bağlamış bir gençtir.. anaydan babaydan yardan ayrı konmuştur, cigaranın külünü on santim uzatabilen bir kimse olmuş pırıl pırıl çıkmıştır meydanlara.. “ulan allahsız medeniyet” demiştir bir gün, “sen bende huzur bırakmadın, ben de senin aklını almazsam şerefsizim!”.. almasına almıştır istediğini, ama ingilizle birinci elden alıp veremediği olmayan bir gariban türk gencine yazık etmiştir, kendi yoluna duçar ederekten..

almış eline kalın telliyi, yanına arkadaşlarını, öyle bir albüm etmiştir ki, hala hergün bir yerlerde on-onbeş bin kopya satılmaktadır.. kaldı ki, bu satırın yazarı, artık keriz damgasını yiyeceğini bile bile hala birkaç senede bir değişik bir medya türünde bu eseri edinmekte, fazla the wall göz çıkarmaz deyip kendini avutmaktadır.. hal böyleyken, pink floyd ve arkadaşları “bir de film yapalım buna, yönetmeni de alan parker olsun, iyice anuna koyalım ortalığın” istemişler, gel gör ki o koca filmde ne hikmetse bir buna bir de the show must go ona uygun sekans bulamamışlar, seyirciyi bu caanım notaların saniyede 24 kare esasıyla gözlerinin önünden geçmesine taş koymuşlardır.. vardır bir bildikleri deyip ses etmiyoruz, bize düşmez.. hoş, daha sonra dvd versiyonuna film görüntülerinden bir klip uydurup hey youyu akuple etmişlerdir, o da ayrı konu..

sadede gelelim:

parçamız, the wall albümünün ikinci plağının a1’i olup piyasada ballad tadı kokan nadide pink floyd parçalarındandır.. öyle ki, millet utanmadan tek kol yanda slow dans eder, yiyişir kuytu köşelerde.. halbuki, bünye yaklaşık 40 dakikadır o güne kadar almadığı frekanslara maruz kalmış, dahilerin dehasına tanık olmuş, müzik adına bildiği her şeyi unutmuş, yeni doğmuş bebek gibi işin do re mi faslına dönmüştür..

pinky kardeşimiz ise doğmuş, büyümüş, babayı gömmüş, okulu yakmış, kız almış, boynuz takmış, dul kalmış, eve karı atmış, karıyı camdan atmış, evin anuna koymuş, balataları sıyırmış kayışı koparmış; müzisyen, ayyaş, uyuşturucu müptelası, vandal bir eleman olmuş çıkmıştır artık bu kahpe üçüncü boyuttan, olaylara beşinci boyuttan bakmaktadır..

tam mezar taşında yazması gerekenler konusunu da bitirmiş (goodbye cruel world) ve dinleyicisini parasının iki bölü üçüyle fındık alabilecek kıvama getirmişken, sözlüğün ilk entrysinde geçen zımbırtı tatlı tatlı dokunmaya başlar güzelim ibaneze..

dave bir yandan, roger bir yandan, rick beri yandan parmakları konuşturmakta, üstüne bir de dave sanki manitaya bağlama çekercesine bir tonla mikrofona hafif hafif fısıldamaktadır:

open your heart, i’m coming home..

tam bu noktada ilk haşin solo sortisi geliverir.. ana temaya uygun bir ritim üzerine duyanları mabetlerine koşturacak bir elektro gitar sesi ufaktan çağıldamaktadır..

solonun esası burada yatmaktadır işte.. rogerın albüm içinde another brick in the wall part 1den beri en esaslı bas notaları bizi parçanın başından beri öylesine sarmalar ki kış gününde kaneviçe yorgan edasıyla, davein notaları sıcaktan börtülmüş durumda yorganın et değmemiş soğuk yerlerinin vücutla buluştuğu anlarda alınan serinlik hissiymişcesine gelmektedir örs, üzengi ve çekiç kemiklerinden östaki borusuna doğru ılgıt ılgıt..

bu ellibeş saniyelik doymuş nota oranı yüksek solo özü, pat diye kesilir ve çaldıklarını cümle içinde kullanırcasına

but it was only fantasy
the wall was too high, as you can see
no matter how he tried he could not break free
and the worms ate into his brain..

sözleri dökülüverir abilerin dilinden, dudağından..

işte toplam ellibeş saniyelik bir hadisenin irdelenmesi silsilesinin ilk halkası böylece bağlanmış oldu veritabanına.. nasıl bir müsliman, fatihanın kırk yorumunu yapıyorsa, bir floydianın da hey you nun solosuna kırk yorum getirmesinden doğal bir şey olamaz, kaldı otuzdokuz..

ez cümle:

together we stand, divided we fall; selametle..

3 yorum:

  1. o kadar `abla` `abla` diye beynimi yiyosun... bu "hey you'nun solosu"nu, "kardes" olarak uzerime aliniyorum en direktinden, bilesin...

    ps. bahsi gecen reel kardes'e selam eder, gozlerinden operim :)

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.