09 Ekim 2006

Başarısız Bir İlişkide Arkadaşın Yeri ve Önemi.

(Bu yazıda arkadaşlığın iyiliği güzelliği gibi şeyler okuyacağınızı düşünüyorsanız hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz.)

Böyle iddialı bir başlık görülünce düşünebilirsiniz “.bnetora bak. Gören de artiz, çapkın bişey sanacak” diye. Ama sizden ricam, once bir okuyun, görün. Hayattaki tecrübeler her zaman birşeyi birkaç kere deneme sonucunda edinilmiyor. Önemli olan az olandan da tecrübe, bilgi çıkarmtaktır. Neyse bu kadar ahkamdan sonra konuya girelim..

Lise yıllarım, ki 90’ların ortalarıyla sonu arasını kapsayan döneme denk gelir, kızlarla muhabbet günümüzdeki gibi rahat yapılamıyo enazından ben yapamıyorum. (Utangaçlıktan diye düşünürdüm hep ama şimdi lise fotoğraflarıma baktığımda, öyle saça sahip birini görsem kız olsam ben de konusmam. diyorum) Herneyse, emesen yok, sınırlı imkanlarla icq’dan kız düşürmeye çalışıoz, okulda da hedefimde bir kız var beğendiğim ama o zamanlar cep telefonu filan da bilmediğmiz için, alıp numarasını “mrb cnm, nslsn. bgn okulda görmdm seni. kntrum yoktu arayamadım. hasta diilsin umarm optm bye” içerikli smsler atamıyouz. Bahçenin köşesinde durup gelen geçeni kesmek, beğendiğimize “merhaba arkadaş olabilir miyiz?” Diye sormaktan ibaret bir çaba bizimki. (Evet utanıyorum kendimden)

Işte yine böyle bir zamanda, bahçe köşesinde, mahallenin delikanlıları edasıyla durmuş, yabancı dil sınıfından, zar zor ortak arakdaslar bularak adını öğrendiğim güzeller güzeli “Emine”’nin geçmesini beklemekteyim(evet Cem Karaca’nın Safinaz şarkısında söylediği gibi “adı biraz faul”). Saçlarımı herzamanki o iğrenç şekliyle soldan sağa yatırmış, önlerini kabartmış, yarım kilo jölemle rüzgara karşı koymaktayım. Ceketi sınıfa bırakmış, gömleği pantalon dışına salarak kendimce karizmatik bir hava yakalamış, “ben 5 yaşımdan beri gömleğimin yaka düğmesin bağlamıyorum” duruşuyla da yakışıklılığımdan emin bir hava çizmekteyim. Hatta öyle ki gelip geçen 2-3 kızın da dönüp bakışlarına aldırmamış, tek eşli turna kuşu misali sadece sevdieceğime bakarım izlenimi vermişim. Bir anda kantin kapısından süzülerek çıkan, sarı sarı saçları rüzgarda dalgalanan Emine kadraja girdi. Güneş, gözlerinin yeşilliklerini daha bir vurgulamak istercesine içine içine vuruyor gözbebeklerinin. Bense gaz içindeyim, birazdan gidip konusacağım, dökeceğim içimdekileri diye. Hem kendisi de onu kestiğimin farkında, utanılacak bir şey yok diye de düşünüyorum. Tam önüme doğru geldiğinde yüzünü bana çevirdi ve o güzelim dudaklarından bana doğru bir tebessüm süzüldü. Hayat tam o anda yavaşlatılmış çekimde akmaktaydı. Bana karşı gözlerinin içindeki parıltıyı görmüştüm bir kere . Daha ne olsundu.

Her zaman Holywood yapımı kolej filmlerine benzemezmiş hayat, an gelir rezilliğe dönermiş bilemedim. Emine’nin suratındaki ince tebessümün an be an nasıl kahkahaya döüştüğünü gözlerim dolu dolu dinledim(Evet dinledim). Kız tam önümden geçmekteyken bir anda arkadan saldırıp beni yere yatırmak ve suratındaki mutlu bir tebessümle “hahaha deccal naber lan.. haha bak seni yere yatırıyorum. Saçını da bozuyorum seni bahçenin (tam anlamıyla) orta yerinde de rezil ediyorum ”’a yakın sözlerini söyleyerek yaptığı şakaya maruz kalmaktayım.söylediklerini işitiyorum, göremiyorum çünkü o sıra 53 kiloluk bedenin üzerinde 85 kilosuyla küçük sevimli Nail var. hem de bahçenin ortasında bir erkekle üstüste yatmaktan zevk alan bir şaka anlayışıyla Nail var.

Aynı gün değil tabii ki ama haftasında gidip Emine’ye çıkma teklif ettim. O gün ben bahçe ortasında yerdeykenkine yakın bir gülüşle hayır dedi. Şaşırmadım. Sonra bi daha konuştum hayır dedi. Şaşırmadım. Araya arkadas soktum yine hayır dedi. Şaşırmadım. Bahçenin ortasında yattığım günü o da unutmamış. Oyle ki onun unutmaması bu olayın benim bugün bile aklımda olmama sebep oldu. Yarın da aklımda olcak, ertesi gün de, günler de, yıllar da. Bense ilerde olursa çocuklarımla oturacağım ve anlatacağım bu olayı. Hem de hiç utanmadan. “Ben seçemedim siz seçin arakadasınızı” diyeceğim. Hiç utanmayacağım, “Arkadasın ilişkideki yeri ve önemi çok önemlidir hele de başarısız olduysan” diyeceğim. Hiç utanmayacağım. Banane. Nail utansın. Kaybetti beni.

4 yorum:

  1. bi dakka.. bu nail yaşıyo mu hala? yaşıyosa nasıl izin verebildin o yaşam formunun bir ihtimal bizlere de zarar verebilme ihtimaline?

    adres alayım, çocukları yollayayım derhal:)

    YanıtlaSil
  2. bu arada bu "nail üzerinden selektör yapayım, emoyum şekliyle prim toplayayım, tahinpekmez hanımlarından rep alayım" şekilleri daha önce denendi, sonuç "baba"dır, belirtmek isterim:)

    üşenmeyip link vereyim hatta:

    http://frackman.blogspot.com/2006/06/ters-manyel.html

    YanıtlaSil
  3. tabi bunda yetiştirilme tarzınız yadsınamaz melyche hanımcııım, herkesin freko gibi bi abisi yok -öhöm-, bunu da gözönünde bulunduralım, kayıtlara geçelim:)

    YanıtlaSil
  4. arkadaşım, düşmek isteyen cami avlusunda yakalanır, o konuda bi sıkıntımız yok evelallah, ve fakat bizde düşecek kişinin dengesini bozmak için nail'den öte karakterler almak lazım yardımcı oyuncu kadrosuna, onu diyorum, kalite de kültür de überdir evelallah buralarda, kendinden pay biç:)

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.