18 Ağustos 2006

Tutkallıyorum

Televizyon ekranındaki "yalancı yarim" şeklindeki dizi ismini "yalarım yarimi" diye okuyup nooluyo lan tribine giren adamın yazdığı yazıdan kime ne hayır gelir bilmemekle beraber, uzun zamandır kalaylamak, şarlamak istediğim bir mevzuda ekranınızı işgal etmek niyetindeyim.

Bu akşam kendimi edepli, terbiyeli hissediyorum. Küfür kelam beklemeyin, zaten üç aylardayız, Ramazan'a şunun şurasında ne kaldı.

Şimdi efenim, bendeniz her türlü tamirat tadilat işinde, yalanım varsa na böyle oliim acaip kabiliyetli bir elemanım. Tornacılık yaptım, defter imalâtında çalıştım, fayans döşedim, elektrik tesisatından anlarım, su tesisatı ve aklınıza gelebilecek her türlü mekanik mukanik mevzudan çakozlarım. Başarılı olamadığım iki mevzu vardır. Bunlardan birisi örgü örmek, diğeri de bir yerlerime damlatmadan tutkal sürmektir.

Bütün bu yukarıda saydığım tamiratlar sırasında haliyle çok çeşitli yapıştıcı maddeyle haşır neşir olmuşluğum vardır. Japon yapıştırıcısından tutun, kağıt tutkalına, cam suyu denilen sodyum türevi bir tutkaldan, bally'e ..Ve bütün bu naneleri illa ki bir yerlerime damlatmışımdır. Özen gösteririm yaparım ederim, bir bakarsın bir yerden sıçrar..hem de en abuk sabuk yerlerime..burun içime mi kaçmamıştır, kulak deliğime mi (hayır olm, pantolon giyiyoruz, oralara kaçmıyor). Mesela cam suyu denilen bir nane vardır, bildiğimiz sabunun ana maddesinden yapılır ama donduğunda tıpkı cam gibidir, şeffaftır. Siyah renkli büro klasörlerinin kartonları iki kattır ve bu naneyle yapışır birbirine, tok durması ve ucuz olması için. Bu meretin kurumuş bir parçacağı gözüme kaçtı bir gün,tezgahı kazırken..Sabun ana maddesi temelli olduğunu hatırlatırsam, gözüme ne olduğunu tahmin edersiniz. O ufacık parça gözümde eriyene kadar yandı bütün dünyam..

Bir fabrikada kalıphane şefliği yaptığım sıralarda, içinde su dolaşan kalıplar yapardık ve bu kalıpların su geçirmemesi için içlerine lastik döşerdik.Bu lastikleri de birbirine japon yapıştırıcıyla tuttururduk. Bu yapıştırıcıları koliyle aldığımızı söylersem herhalde kullanım sıklığımız hakkında fikir vermiş olurum. Sonuç? Her seferinde bir yerlerime damlayan, fışkıran tutkallar. Aman damlamasın diye aşırı dikkatten midir nedir, ben bu illettin bulaşmasından kurtulamadım.

Peki sonuç? Bulaşmasını önlemekten vazgeçtim, çıkarma yöntemleri geliştirdim.Buyurunuz
Bally: bulaştığı anda sakın elinizi bir yerlere sürmeyin, bırakın olduğu şekilde kurusun. Kuruduktan sonra bir deri gibi kaldırırsınız, çok zevkli olur.
Japon yapıştırıcı: Bulaştığı ilk anda yine ellemiyorsunuz. Tabaka incelmesin. Deri üzerinde kuruduğu zaman maket bıçağıyla kazıyorsunuz. Parmağı kesince bana küfretmiyorsunuz
Boya ve türevleri: Tinerli bezle yıkıyorsunuz. Mis gibin tiner kokuyorsunuz.
Mum: Söylemişlerdi unuttum.
Karşı cins: Şekli şemali düzgünse bırakın yapışık kalsın. Değilse, çivi çiviyi söker, kendinize yapışacak başka birini bulun. bir kişiye iki kişi birden yapışamayacağınızdan biriniz düşecektir.

Bu yazıyı da böyle bağladık, akşam akşam performans düşük, idare edin..Öpmişumdur:)

1 yorum:

  1. çoluk çocuk okuyo olm burayı, balici yapıcaksınız, tinerci yapıcaksınız sabi sübyanı, sonra gelip kapatıcaklar siteyi:)

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.