26 Mayıs 2006

Hıyar Tadında Bir Yazı

Eski bir eserim olup aklıma gelmiştir, yapıştırmışımdır, öpmişumdur:)

"Selam :)

Sabahı tebessümle başlayan bir pazartesi günüyle karşılayayım istedim sizi... Belki yaydığımız tebessüm üç gün idare eder, hatta biraz da arttırırsanız sizleri hafta sonuna gülen bir suratla kavuşturur diye düşündüm... Ve oturup böyle bir başlık attım: "Hıyar tadında bir yazı". Son zamanlarda çok moda oldu bu "..... tadında" deyimi. Şiirlerde, şarkılarda falan hep duyuyoruz, okuyoruz. Tabi deyimi duyuyoruz da hiç böyle "hıyar tadında" diye duymamıştınız di mi? Belki bazılarınızın yüzü ekşidi biraz... "Bu başlık biraz kaba oldu, keşke salatalık deseydi..." diye geçirmişsinizdir içinizden. Sakın geçirmeyin. Çünkü bu yazı, bu mevzuuyla alâkalı...

"Nisan mayıs ayları, gevşer gönül yayları" zamanı geldiğinde, yani baharda, kokusu burnumuza gelmeye başlar o sevgili sebzenin... Günlük hayatta kullandığımız sebzeler içinde bize en yakın olanı, en samimi olduğumuzdur... Hemen her sebzeyi yemeklerde kullanmamıza rağmen, onu sanki bir meyve gibi sade haliyle bile yeriz. O tarifsiz ama bir o kadar da hoş kokusu, sanki su gibi tanımlanamayan ama vazgeçilmez tadı, sayılamayacak yararları, serinliği... Yaz mevsimi geldiğinde seyyar arabalara özenle dizilip arasına tuz sürülerek afiyetle yenilmesi ve inanılmaz mütevazılığıyla hayatımızın isimsiz kahramanıdır hıyar... Aslında ismi vardır ama bir beldeye yeni seçilen belediye başkanlarının değiştirdiği ve halk tarafından benimsenmeyen sokak isimleri gibi isimler takılmıştır ona sürekli ve bir türlü kendi isminin kullanılmasına izin verilmez...

Bu kadar harika ve yaygın kullanımı olmasına rağmen bu sebzenin özgün ismini kullanmak, bu toplumda maalesef ayıp olarak algılanır arkadaşlar. Konu gayet ilginçtir aslında. "Hıyar" kelimesi, sadece o sebzeyi tanımlamaktadır dil açısından. Kelimeyi neresinden bölerseniz bölünüz, başka bir manâ içermemektedir. Kelimenin kökenini araştırmak için kapsamlı bir Osmanlıca-Türkçe sözlük açtığımda ise daha şaşırtıcı bir sonuçla karşılaştım. İşte sözlük anlamıyla hıyar: 1- İşi yapıp yapmamada serbestlik... 2- Hayırları, iyi ve güzel işleri çok olan kimse... (Hıyar gibi adam lafını hatırlayınız lütfen) Kelimenin çoğulu da "hıyarât"'mış...

Peki günümüzde durum nedir? Kaderin acı bir tecellisi olarak, bu kadar güzel anlamları olan ve güzel bir sebzeyi anlatan bu sözcük, bu toplumun kibarlık meraklıları tarafından çok büyük bir ayıp ve kabalık olarak nitelendirilmiştir. Bir topluluk içerisinde konuşurken kazayla "Manavdan bir kilo hıyar aldım" mı dediniz, yandınız... Hemen oradan bir ukalâ araya girip konuşmanızı düzeltir: "Salatalık"!!!

İyi de neden ayıp?... Kanımca orası da çok ilginç. Bu, nev'i şahsına münhasır sebzenin tek talihsizliği, biçim olarak biz erkeklerin birtakım organlarına benzemesinden kaynaklanmaktadır. Peki sebep bu mu? Aslına bakarsanız bu da çok saçma... Çünkü hıyarın şekline benzer başka meyveler de var. Patlıcan gibi mesela. Ama aynı kaderi o paylaşmamıştır ne hikmetse... Torpilli galiba :) Gerekçesi ne olursa olsun mevcut durumun bu olduğu su götürmez. Kibarlık budalalarının bir kelime katliamı olarak tarihe geçmiştir bu durum. Dilimizi kibarlaştıracağız diye Türk dilini kuşdiline çeviren çevreler, hıyar kelimesinin yerine kullanılacak kelimeyi bulma konusunda maalesef pek basiret gösterememişlerdir. Hıyar kelimesi, isim olmasına rağmen, yerine tayin edilen "salatalık" kelimesi sıfattır. "Salata" sofrada bulunan, çeşitli sebzelerden yapılmış bir garnitür; "salatalık" ise bunun sonuna "lık" eki getirilmesiyle oluşmuş bir sıfattır. Salatalık kelimesini kullandığınızda sonuna bir isim eklemek durumundasınızdır. "Salatalık zeytin", "salatalık marul" veya "salatalık hıyar" gibi... :)) Eğer işin kibarlık tarafını seçerseniz, manava gidip şöyle bir cümle kurmak durumunda kalacaksınızdır:

- Ya Kemal amca, bana iki kilo salatalık salatalık verir misin?!!

Durumun abukluğu ortadadır... Kaldı ki, gariban hıyarın biçiminin belden aşağı uzuvlara benzetilmesinde hıyarın herhangi bir kabahati yoktur. Bu tamamen fesat beyinlerin kabahatidir. İş sadece ayıp olarak algılanıp, kullanılmamakla kalsa iyi. Bir de üstüne deyimler geliştirilmiş bunun için. "Hıyar gibi adamsın", "Ne dikiliyosun lan hıyar gibi orda?", "Hıyarağası"... Bunlar günlük hayatta hep olumsuz ifadeler olarak kullanılır.

Acaba yabancı ülkelerde de böyle bir uygulama var mı? Şahsen bir bilgim yok ama ihtimal de vermiyorum. İngilizce karşılığı "cucumber". Sözlüklerde öyle yazıyor. Şahsen ben hiç bir filimde veya iki turistin arasında aşağıdaki gibi bir diyaloga rastlamadım:

- Ulan Maykıl, cucumber gibi adamsın ha... Ne biçim bakıyosun oolum Maria'ya?...

-Hadi ordan cucumber ağası... Sen ne anlarsın. Barın önüne dikilmişsin cucumber gibi, ahkâm kesiyosun...

Ben şahsen rastlamadım böyle diyaloglara ama aramızda Avrupa görmüş arkadaşlar vardır. Konu ile ilgili birikimlerini aktarırlarsa sevinirim...

Bazı hıyarlar, türlerine göre farklı isimler alarak kendilerini kurtarma yoluna gitmişlerdir. Bunun en bariz örneği "Çengelköy bademi"nde görülür. Küçük boyutlarından dolayı hıyarlığa layık görülmemiş ve bu adı almıştır. O hıyar değil, bademdir... Buna karşın bu camianın en baba hıyarı "Langa Hıyarı"dır. Devasa boyutları, hıyar aleminde kendisine haklı bir yer edinmesine imkân tanımıştır...

Çok sempatik bir sebzedir ve ismi de onun gibidir. Kelimenin başındaki "h" harfi bildiğimiz h gibi söylenmez. Dilin arka tarafının damağa vurulmasıyla elde edilen tatlı bir hırıltıyla çıkar ağzımızdan. Daha şirin, daha özellikli, daha tanıdık, daha sıcaktır. "Salatalık" kelimesinin diktatörlüğü nerdee "hıyar" kelimesinin orta direkliği nerde...

Hep aşağılanır, hor görülür... Sevdiğimiz, hoşlandığımız bir bayana iltifat etmek için "domates güzelim benim" diyebiliriz. Peki ya sevgilimiz bize dönüp uluorta "hıyar arkadaşım benim" dese ne olur? Zahmet buyurmayınız ben söyleyeyim: Cinayet!!

Aaaah ah... Sen kalk, insanlara en faydalı sebzelerden biri ol, hatta en çok satılan sebzelerden biri ol ama insanlar senin adını ağızlarına aldılar mı ayıp olsun... Adalet mi bu arkadaşlar? Ahan da buraya yazıyorum: Bir zaman gelecek, hıyarlar, sırf bu zulüm yüzünden memleketimizi terk edip başka ülkelerde yaşayacaklar. Beyin göçünden sonra "hıyar göçü"nü de yaşayan tek millet olacağız... Daha sonra ihtiyacı karşılamak için avrupadan hıyar ithal edip onlara "The Hıyar" diyeceğiz. Tıpkı Anamur muzunu küstürüp çikita ithal ettiğimiz gibi... Benden söylemesi... :))

...Peki, ben bütün bunları niye yazıyorum? Şunun için... Günün birinde Beyoğlu'nun bir yerlerinde toplantı yapar da ben de katılırsam, sohbetin herhangi bir yerinde ağzımdan, kullanmayı çok sevdiğim "hıyar" kelimesi çıkarsa kimse lafımı kesip ve suratını ekşitip "salatalık" diye düzeltmesin... Ne söylediğimi, Niye söylediğimi biliyorum... :))

Ley ley, lümü lümü ley..."

1 yorum:

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.