21 Mart 2006

futbol şeysi

dunyaya dişi cinsinin bir mensubu olarak gelmiş olsam da, bir cok hemcinsimin "ayy 22 salak bir topun peşinden koşuyor işte." yorumuna şiddetle karşı duran ve futbol hadisesinden inanılmaz keyif alan bir kişiyim.

fakat neden diye sorduklarında hiçbir zaman yanıt veremiyorum. ne küçükken biri beni kolumdan tutup maça götürdü, ne de evde sonsuz futbol geyikleri döndü. ama ufacık bir kız cocugu iken, beşiktaşın efsane kadrosunu odamın duvarlarına asıp, feyyaz ali metin diye anaokulunun koridorlarını inletmekten geri durmadım. işin garibi ne evin içinde, ne de ailenin herhangi başka bir kısmında beşiktaşlı bir tek insan evladının bile bulunmaması.

kadın için bu konu hakkında çekincelerin başladığı dönem ise 15-16 yaşlarına rastlar. nedense kendini futboldan anlayan erkek adam olarak nitelendiren arkadaşlarımız, kızların futbol ilgisini tasvip etmemekle birlikte, utanmadan bunu kendilerine yanaşmak için yaptığınızı bile düşünürler. düşünmekle de kalmaz belirtirler ki iyice sinirlenip ustlerine saldırasınız. lise sıralarında, onemli bir maçın sabahında kritik yapmak için kimseyi bulamamak, daha dogrusu sınıfta vıdıvıdıvıdı konusan erkek arkadaşlarınız arasına karışamamak acı bir tecrubedir. muhabbetin içine dalsanız aralarından birine aşık oldugunuzu, pas attıgınızı düşünür bu ibneler. takımınızı desteklemek için kafanıza taktıgınız kasketin bile hesabını sorarlar.


olayın bir başka boyutu daha var elbette. futbolla ilgilenen insan, edebiyatla, muzikle, tiyatroyla ilgilenemez efendim. entelektuel seviyeniz buna izin vermez zira. futbol sevginizi, yanaşma olarak gören ibnelerin yerini ilerki yaşamınızda ; sanata ve bilime olan ilginizi sırf futbolla ilgileniyorsunuz diye ciddiye almayan lümpenler alır. ne deseniz ne yapsanız boştur. bir süre sonra kendiniz de çekinir olursunuz maç izlemekten, eve lig tv aldıgınızı gören sanat guruları ne der sonra aman aman..

diyecegim odur ki, hayatın her alanında bitmeyen problemler yaşamakta olan kadınlar ; bu kadar sevimli bir ilgi alanı yuzunden bile ezilip yanlış anlaşılıyorlar.

ben yine de siyah beyaz nevresim takımında yatmaya devam edecegim, gerçi onu da bir gören olacak "ayy ben senle sevişmem ne kadar banal bi insansın" ya da "ehehe beni tavlamak için mi tuttugum takımın nevresimini aldın?" diyecek ama...

bu arada o degil de ne olacak bu beşiktaşın hali :))

1 yorum:

  1. kadın milletinin futbola olan ilgisi evel ezel dikkatimi celbetmiş bir konu olup, gene de takdirle karşılamışımdır.. her ademoğlu havvakızına "lan siz ofsayttan bile anlamıyosunuz" der de, pazar akşamları bin tane kanalda onbin geyikçinin ofsayttı/değildi muhabbetlerine ayrılır.. hayır yani kadınlar da okadar diyebilir bence ofsayttır/değildir deyu..

    ve fakat kadın milletinin fitbola -typo değil, alpay deyişi- daha ziyade renklere olan aşinalıktandır.. ekseriyeti galatasarayı sever, ne bok varsa bilemiyorum, amma böyledir bu.. arada fenerbahçemizi, ve dahi bu postun yazariçesi gibi beşiktaşı tutanları da yok değildir, amma azdır yani.. o yüzdendir ki, neyse girmeyeyim cimbom muhabbetine şimdi, bir yolunu bulur komenti dahi kötüler arkadaşlarımız:)

    velhasılı, fitboldan hazzeden kadınlarla anlaşmak çok daha kolaydır, çünkü halden anlarlar, maç seyredelim dediğinizde burun kıvırmaz, küsmez.. "yeşil sahalarda görmek istemediğimiz hareketler" imalarına bön bön bakmaz, şahane insanlardırlar..

    ve tabi ki bu güzel insanlara bir de tavsiyem olacak: nevresimden fal tutacak dallamaları evlerinden, hayatlarından uzak tutalar..

    hayat bir futbol maçıdır zaten, kadın - erkek ezeli rekabeti sürer gider; ve fakat hezimet hep bizim tarafa çalışır.. hep galibiyete oynayan tarafın buna ilgi duyması niye garipsenir, bu sadece mağlup tarafın dallamalığı ile açıklanabilir..

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.