19 Şubat 2006

Yalnızlık?

Durup düşünmeden edemedim bu akşam ne yapıyorum ben yine diye.. Yalnız olmaya öyle bir alışıyor ki insan bir süre sonra, yalnızlıgı haklı çıkaracak bahaneler bulmakta hiç zorlanmıyor. Ne kadar sıkılsa da, gerçekten yapmak istediğinin bu olmadığından emin olsa da, her geçen gün biraz daha bağlanıyor kendine.İşin kötüsü zaman geçtikçe yapmak istediklerin bir yana yapmak zorunda olduklarını da yapmamaya başlıyorsun. Öylesine huzursuz bir rahatlık çöküyor üstüne ki rahatını bozmamak adına huzursuzluğunu unutmak için sarıldığın şeylerden vazgeçemez oluyorsun.

Televizyon mesela.. Eskiden sadece haberler, bir ya da bilemedin iki program karşısına geçtiğin aptal makinesine saatlerce bağlı kalıp en sonunda yüzündeki aptal ifadeyi farkediyorsun. Sorun değil, bir iki saati kurtardın ne de olsa.. Sonra bilgisayar, yapılması elzem işler için orada bulunan dost, birden gizli düşmanın haline geliyor. Başında harcadığın saatlere acıyamaz oluyorsun, çünkü bağımlısın artık. Akşamları bilgisayar ekranına bakarak geçirdiğin zamanda, güzel yemekler pişirebilir -en azından deneyebilir- her gün fast food yemekten kurtulursun belki.. Ya da kardeşinle bir çocuk oyununa gidip ardından alışveriş yapabilir, seni daha çok önemsemesini sağlayabilirsin. Hiç olmadı sıcaktan bütün gün pelte haline gelmiş derini kısa bir yürüyüşle kendine getirebilirsin.

Okul ya da iş, hepimizin bir şekilde bulunmak zorunda olduğu yerler.. Onlar da gitgide çemberin dışına çıkan yalnızlığını yıkmak isteyenler haline geliyorlar senin için. Sabahları kapıdan zorla çıkıp bir iki sahte kahkaha ve sigara molalarında bir kaç işe yaramaz cümle ile koşa koşa dönüyorsun akşamları eve. Derin bir "ohh.." çekip çoğu zaman uykuya dalıyorsun, telefonlar hiç bir şekilde cevaplanmıyor.

Bazen kurtulmak için bir şeyler de yapmıyor değilsin. Örneğin spor yapmaya başlamaya karar veriyorsun. Gidiyor saatleri ayarlıyor ve bekliyorsun. Gün geliyor, cumartesi günü akşam 5, yalnızlığının seni en çok huzursuz ettiği zamanlardan biri. Tahmin etmek güç değil, tabi ki gitmiyorsun..

Hayat böyle sürüp giderken, ben önümü görememeye başlayalı çok oldu. Ve yalnızlığıma böylesine kendimi ve geleceğimi hiçe sayarak bağlı kalmaya, onun kölesi olmaya devam edeceğime de şüphe yok.. Arkadaşlarımı, zevklerimi, ağız tadımı, hayatın bir kaç alanında elde etmiş olduğum başarıları kaybettim ve unutuldum. Şimdi huzursuz bir kıç yayma hali ve uyuşmuş bir beyinle neler yapabileceğimi tasarlamaktayım.


Bu anlattıklarımın birini dahi olsun hissediyor veya yaşıyorsanız ; geç olmadan yalnızlığa dur demeniz ve direnmeniz dileğiyle efendim...

1 yorum:

  1. yalnız olmakla tek başına olmak aynı şey değil. tek başına olmak bir tercihken yalnızlık elde olmadan içine düşülen bir dert. belki yanılıyorum ya da kendimi kandırıyorum ben de, kim bilir...

    ama bildiğim şu ki küçük bir dost bu durumdan rahatsızlık duymayı engelleyebilir :)
    http://yuvaariyorum.blogspot.com/

    belki yaşamımıza anlam katacak uğraşlar bulmak da işe yarayablir. ben birini biliyorum, insanın sıkılmaya, yalnız olduğunu düşünmeye zamanı kalmıyor işin içine girince :)
    http://barinakgonulluleri.blogspot.com/

    daha nice gruplar, dernekler var farklı konularda çalışan ve kendilerine katılacak gönüllülere ihtiyaç duyan. hepsi hayatı biraz daha anlamlı, yaşanılır kılmak için çalışıyor...

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.