20 Ocak 2006

Gaip Arabesk

Frackman FM Damar Programı kaldığı yerden devam ediyor.. Sırada, pek sevgili Boncik ve Alotte hazretlerinin kombo requesti geliyor.. bu güzide parça, aynı zamanda sözlük tarihimizde kayıtlara geçen en son damar olma özelliğini de taşıyor, bir nevi kilometre taşıdır, ve evet artisleşmeye başladım biri beni durdursun:)


gaip arabesk (#8906813, 10.01.2006 22:01:46)

adı üzerinde, bilinmeyenin arabeski.. bir satır söz yazılmamış üzerine, tamamiyle enstrümental, tam da kafasındaki soru işaretleriyle uykularını sefil edenler için yazılmış sanki.. sen ne anlarsan odur enstrümental müzik, sahibi ne anlatmaya çalışırsa çalışsın, seni ilgilendirmez, alt üst anlamlar barındırmaz, bu özelliğiyle hem harikadır hem de çözülmez bir bilmece.. halbuki bi yerinde tek bir kelam etse, dese "ey ornitorenk sen ne skim bir hayvansın", bir anda nevi şahsına münhasır birşey olur çıkar, bizim de ornitorenklerle ilgili bir durumumuz olduğu vakit anlam kazanır, koyar ya da eğlendirir, böyledir..

ama, insan beyni durmuyor, duramıyor.. üç aşşa beş yukarı serde oryantalizm olduğundan da hareketle çözmeye debeleniyor bestekarının haleti ruhiyesini, kendisininkiyle eşleştirmeye çalışıyor.. nasıl bir ızdırabın arkasından çıktığını merak ediyor bu notaların, niye değil, sadece nasıl.. kullanılan enstrümanlardan tek tek yakalamaya çalışıyor insan düşünceleri, acıları, örtüşüveriyor bazen, tek vücut oluyor beyinler bestekarla, kendi eserinmiş gibi dinliyorsun artık..

hayat gaiblerle dolu bir arabesktir aslında.. doğduğumuzda nefes alabilmek için yaptığımız ilk şey avazımız çıktığınca ağlamaktır, ve bu da belki insanoğlunun bu dünya üzerine imtihan edilmek üzere geldiğinin ilk andan habercisidir: "ağlayacaksın insanoğlu, bu dünyaya acı çekmeye geldin. eğer isyan etmezsen buyur gel, biz seni güldürmeyi de biliriz.."

yetmedi mi bunca acı diye düşünür insan onbeşinde, yirmibeşinde, otuzbeşinde; ve sanırım daha da düşünecektir ömrü boyunca, nefesi yettiği sürece.. kuş gribi olsam da kırksekiz saatte can versem ister bu haldeki kişi, sonra kendini coşmalara atar, yalan maskeler altında eğlenir, eğlendirir, sonra gene evine gelir, uzanır tek başına, hayaller ve sorular içinde, uyumaya çalışır, uyuyamaz döner durur yeni ütülenmiş çarşafa inat.. içine akıtır acısını, bir kısmını aliyle, bir kısmını veliyle paylaşır, bütününü kendine saklar her daim.. çünkü onu paylaşabilecek olduğu yegane insandır acının ta kendisi belki de.. paylaşamamak patlar insanın içinde sessiz nükleer bombalar misali, canlı tek bir doku kalmaz da gene nefes alır bünye, beyin düşünür, engel olamazsın.. düşündükçe sorar, sordukça cevaplar içinden çıkılmaz hale gelir, gaiptir herşey..

acısını başka canlardan çıkarmaya çalışmak da abestir, çünkü acıtılan her canın vebali üzerine atılacak bir kürek topraktır.. bir bayram günü ve gecesi eğlenmeye çalışırken yalnız başına kalıvermenin sonunda playlistin derinliklerinden çıkıverir gaip arabesk, sana tüm bunları yazdırıverir.. "herşey boş, süperefemle coş" dese de eş dost, böyle notalar insanın ağzına sıçıverir, paylaşamazsın kimseyle, ıslak selpaklardan başka..

ne diyordu, sadri alışık baba, kral belgin doruk'un arkasından ağlarken,

- üzülme be abi, bu da geçer..
- n'evet, geçer.. n'ama, deler de geçer!

1 yorum:

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.