12 Ekim 2006

Fransa - Ermeni Soykırımı Yasası - Boykot

Bugün kabul edilmiş yasa ikiyüzlü Fransa'nın gerçek yüzünü göstermiş yasadır.

Şimdi merak ediyorum Türkiye olarak ne tip tepkilerde bulunacağız. Tanzimattan bu yana Fransa herşeyiyle bu topraklara gözünü dikmiş ve öncelikle Osmanlı'yı içerden çökertme işini başardıktan sonra Türkiye'de yoğun bir Fransız lobisi oluşturmuştur.
Birinci Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı talanlarından önce eğitime gözünü dikerek zilyon tane Fransız okulu açılmıştır. Ağaç yaşken eğilir mantığıyla. Bu konuda yalnız da değildir ama Türkiye'de en fazla Fransız okulu bulunur. Sonra Lozan'da bu okulların geleceğini garantiye almış ve ülkelerine geri dönmüşlerdir. Çocukluktan yetişkinliğe geçiş döneminde öğrencilerine bunu aşılamayı da öyle iyi başarmışlardır ki, şu anda adını vermeyeceğim bir cemiyet başka bir alanda başarılı olmak için halen ayak oyunları çevirmeye devam etmektedir.
Böyle 60'lı 70'li senelerde fransız müziği, fransız sineması, fransız mutfağı, fransız modacısı hastalıklarını iyice içimize sokmuştur.
(ne müziğini dinlerim, ne filmini izlerim ne de yemeğini beğenirim. modacı konusunda da evet başarılıdır ama dizaynlarını başka milletlerden soyunu kırdığı ya da asimile ettiği insanlar yaptıktan sonra adı fransız olmuş.)
Sanayide, ticarette başlamış içimize girmeye bu hastalık. Politikamızın, politikacımızın içine bulaşmış. Sosyalizmin, demokrasinin ve laikliğin tek savunucusu örnek ülke Fransa olmuş. (vay vay vay... o yüzden nice arkadaşım buradaki fransız okullarından mezun olup Fransa'ya üniversite okumaya gittiklerinde arkalarına bakmadan geri dönmüşlerdir, müslüman/türk oldukları için yapılan ayrımcılıklara dayanamadan.)
Zamanında acaba bu işin içinden nasıl çıkılır diye düşündüm. Misal nasıl olsa Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı'yı reddetmiş ve topraklarından sürmüş bir ülke olarak bu tartışmalardan "varsa da bizi bağlamaz" diye sıyrılabilir miydi? Ama sonra hangi ülke hangi imparatorluk hangi zamana bakıp kaç kişinin öldüğüne göre bir takım hesaplar yapılmalı ve herhalde öyle bir durumda en yumuşağı Osmanlı kalacağından kimseye gelmez böyle sıyrılmalar.
Bir de anlamadığım madem biz bir ırkın soyunu kırdık ben nasıl Ermeni iş arkadaşımla güle oynaya yemeğe gidiyorum? Neden beraber aynı mahallede oturan Türk Ermeni Rum vs insanlar birbirine türlü pislikler yapmıyorlar da birbirlerinin düğünlerine, cenazelerine gidiyorlar? Ekmek, yağ karneye bağlıyken neden bir evde toplanıp bir tencereden yemek yediler? En önemli futbol takımlarından birinin baş amigosu nasıl Ermeni olur?
Bu ülkede var olmayan bir düşmanlığı içimize sokmaya çalışıyorlar. Umarım bu oyuna milletçe gelmeyeceğiz.
Peki o günden bugüne Fransa konusunda hangi noktaya geldik ve neleri boykot etmeliyiz? Milli boykotlara genellikle karşıyımdır. Özellikle internet yoluyla Amerika'yı boykot mesajlarını şahsım adına abesle iştigal olarak görüyorum. Çünkü bir şeyi boykot edeceksen onunla ilgili hiç bir şeye temasın olmamalı. Bakalım biz Fransa ile ilgili nelere temas ediyoruz (Allaha bin şükür bu teknolojiyi Fransızlar icat etmedi... zaten bir fransız icadı da aklıma gelmiyor nedense)
  • fransız okulları: çocuklarınızın kaydını alabilecek misiniz o okullardan?
  • fransız şarabı: alternatifi çok.
  • fransız arabaları: renault'un pazardaki payını düşürme ihtimalimiz var mı milletçe?
  • fransız şirketleri: hadi ben bu ülkeden gelen parayı istemiyorum diyecek misiniz?
  • fransız sempatizanı arkadaşlarınız: görüşmemeyi başarabilecek misiniz?
  • fransız kozmetik ürünleri: bu mesela benim için çok zor ama deneyeceğim. peki ya siz?
  • fransız sineması: beyoğlu euroimage sinemasının fransız-ermeni lobisi kaynaklı olduğundan haberiniz var mı? amelie vs filmleri ilk 10'dan çıkarabilecek misiniz?
  • fransız mutfağı: o mutfakta çiğ etten başka ne var onu bir bilsem zaten.
  • fransız sporcular: geneli asimile edildiğinden bir kısmını ayrı tutabilirsiniz ama Barthez'i alkışlayacak mısınız?
  • fransız giyim markaları: allaha bin şükür italyan ve ispanyollar daha revaçta son zamanda.
  • fransa'ya gitmek: balayı vs vs için fransa yerine başka bir yeri tercih edebilecek misiniz?
  • fransız hardalı: dijon hardalı etinize sürmekten vazgeçebilecek misiniz?
  • french toast: yumurtalı ekmeği annenizin usulü pişirip üstüne pudra şekeri serpmemeyi başarabilecek misiniz?
  • french kiss: sevgilinizi öperken dilinize hakim olabilecek misiniz? (aha da fransız icadı bu olsa gerek)
  • fransız yazarlar: konuşmalarınızda onlardan alıntı yapmayı kesebilecek misiniz?
  • fransızca kelimeler: fransızca konuşuyormuş gibi yapmamaya başlayacak mısınız?
Yukarıdaki soruları evet diye cevaplandırıyorsanız boykota hazırsınız demektir. Düşündürücü olduğu kesin. İşte şimdi benim aldığım bu Reanult marka arabanın yapıldığı yerde binlerce aile geçim sağlıyor diye düşünebilirsiniz. Ama paranın büyüğü kime gidiyor? Avrupa Birliği'nde Fransa bırakın Türkiye'yi Almanya'yı bile istemez büyüklüğünden ötürü. Asla Avrupa'ya egemen olamamanın ezikliğini yaşamış tarihi boyunca. Bir çok ülkeyi talan etmiş ve asla egemen olamamış. Böyle sinsi bir şekilde parazit olarak kalmış. Hala onun ezikliği sürüyor. Derler ya sinek küçüktür ama mide bulandırır diye. tüm dünyada sevilmeyen bir millet varsa o da bunlardır. Hiç kimse demez Norveçli'den hazetmem, Polonyalı'dan hoşlamam diye. İlk akla gelen Fransızdır, Fransa'dır. Neden acaba?

7 yorum:

  1. vay be.. kardeşim diye demiyorum, hatta hiçbişi demiyorum..

    allahtan rep fransız icadı diil, gönül rahatlığıyla veriyorum:)

    YanıtlaSil
  2. arkadaşım biz boykot diyoz sen kedidesin köpektesin

    YanıtlaSil
  3. araya giren zenci repçi:

    aa yee içpolitikayokadamımamandiyimtekkuralımız

    reyz yo hendz in di eeeeyr

    bak ceza gibi yaptım tek kerede:)

    YanıtlaSil
  4. oyy meydanlarda yakacağımız bir fransızperver daha! adresi veriyorum millet, msnden irtibata geçin:)

    valla boykot bence de bir abartıdır, o italyan boykotunun en büyük darbelerinden birini yemiş bir insan olarak, olası fransa boykotunun nice canı yakabileceğini çok çok iyi biliyorum.. ve fakat bir şekilde imparatorluk geçmişi olan bir ülkenin kendini elin frenkine ezdirmemesi gerekir..

    bu herifleri dünya sevmiyo zaten, bizdeki bu fransa sevgisi nedir onu çözelim diyor kardeşin postu, o tarafından irdelemek lazım gelir..

    YanıtlaSil
  5. en fazla "sokaktaki adam" ayarında kafası çalışan bir fakir olduğumdan, nerde ulusça verilen bir tepki durumu var, hemen gaza gelir, balıklama atlarım.. "Biz"den biri olabilmek adına üstüme düşeni yerine getirmeye çalışırım.. Netekim, "Fransa'nın bize yıllık ihracatı, bütün yıllık ihracatının sadece yüzde bir nokta beşiymiş baboli" demeden, melyche hanımın da yazısıylan beraber yine kabardı tepkici kişiliğim, ulusalcı ruhum.. Ol vakit, tüm hücrelerimlen istedim bu boykot hareketine elimden geldiğince katkıda bulunmayı.. Heyhaat, listeye şöyle bir gözattım, hevesim kursağımda kaldı..

    * fransız okulları: şu sefil hayatım boyunca herhangi bir fransız okulunun kapısının önünden geçmişliğim olmadı.. bu saatten sonra da zor biraz zaten..

    * fransız şarabı: şarap dedin mi bi aphrodite var, onu bilirim.. kıbrıs coğrafyasının köpek öldüreni..

    * fransız arabaları: öyle zannediyorum ki, bir toplu taşıma aracında verecem son nefesimi.. abilerim, ablalarım: arabam yok benim, hiç olmadı :_( ama bigün olacaksa da, fransız arabası olmayacak demek ki..

    * fransız şirketleri: cahil cühela bi insanım, bu klasmana hanki şirketlerin girdiğini bile bilmiyom..

    * fransız sempatizanı arkadaşlarınız: yok ki öyle bi arkadaşım.. esasında pek fazla arkadaşım yok benim, son derece asosyal bi insanım ama, bu başka bi yazının konusu.. aslında düşündüm de, fransız sempatizanı bi arkadaşım olsa, mesafe koyarım, "meraba-meraba"ya çekerim seviyeyi..

    * fransız kozmetik ürünleri: çok şükür metroseksüel eğilimlerim olmadığı gibi, soğuk kış aylarında dudağıma sürdüğüm vazelinden gayrısına da aşina değilim..

    * fransız sineması: aman bu çok kolay bi madde oldu, zaten direk tiskinirim.. böyle uzun uzun sessiz sekanslar, efenime söyleyim pşikolocik çözümlemeler felan.. gerçi, bu filmlerin olmazsa olmazı sevişme sahnesine felan denk gelirsem zaplamam, oralarını izlerim..

    * fransız mutfağı: bu tahinpekmez mecralarında son derece kültürsüz, seviyesiz hissediyorum kendimi.. kapının arkasında gülen kebabın telefon numarası var, bi de arada sırada yumurta kırıyom.. makarna da yapabiliyom üşenmediğim zamanlarda.. yanlış anlaşılmasın, sadece fransız mutfağı değil, genel olarak "mutfak"la ilişkim en fazla bu kadar.. (yalnız habire şişmanlıyom ben, bi onu anlamıyom..)

    * fransız sporcular: spor olayının kendisine "fransız" olduğumdan dolayı, bu maddeyi de geçiyom..

    * fransız giyim markaları: 24 yaşına geldim, eşşek kadar adam oldum, kendimi bildim bileli bana üst başı annem alır, gardrobumu o doldurur.. eğer ki fransız markası bişiyler giyiyosam (bundan da tam emin değilim)günahı annemin boynuna..

    * fransa'ya gitmek: ben yurttan çıkıp bölüme derse gitmeye bile üşeniyom, fransa neymiş.. lafı açılınca bile bi yorgunluk hali çöküyo üstüme, nasıl da gözümde büyüyo o yol anlatamam..

    * fransız hardalı: "fransız mutfağı" maddesindeki açıklama, bu maddedeki görüşlerime de ışık tutacaktır..

    * french toast: '' (denden işareti.. aslında düşününce, "denden" nedir yav?)

    * french kiss: bu konuda yorum yapmak bile istemiyom.. (çok yalnızım be atam.. en emo kid halimlen tahinpekmez bağyanlarına göz kırparım.. her ne kadar freko abimiz bu konuda uyarısını yapmışsa da, şansımı deneyim istedim, gelmeyin üstüme)

    * fransız yazarlar: eeeöööooo... pas.. :(

    * fransızca kelimeler: zaten azcık biliyom: bi "jötem", bi de "ne me kite pa".. bunları da, olur da birgün fransız menşeili bağyanlara selam ederim diye hafızamın bi köşesinde saklamışım.. böyle de acınası bi haldeyim.. (göz kırparım)

    şimdi, bu kadar mal beyanından sonra nihayet gerçeklerle yüzleştim ki, benim fransa'yı boykot etmem için, ermeni soykırımı yasasına felan ihtiyaç yokmuş, ben hergün boykot ediyomuşum zaten.. son tahlilde, vicdanım rahat, alnım ak, sırtım pek.. lakin, şu maddeleri yazarken yüzleştiğim bir başka gerçek de şu ki: son derece yüzeysel ve "genel" olarak algılandığı biçimde "kültürsüz" bi insanmışım.. sanırsam, bu beyanat da freko abimin "bizdeki bu fransa sevgisi nedir?" sorusuna cevap niteliğindedir.. örneğin bugün, "saint joseph" mezunu, şarabın kokusundan üretim tarihini algılayabilen, altında gıcır gıcır "peugeot 607" sahibi bi insan evladı olsaydım, herşey daha farklı olabilirdi.. kimbilir, bağyanlara sanal ortamlardan göz kırpmak mecburiyetinde olmazdım belki de.. (tekrardan göz kırparım, o ayrı)

    son olarak, bu gereksiz yazıyı, çağımızın ünlü düşünürlerinden "al bundy"nin şu ünlü vecizesiyle noktalamak isterim: it's wrong to be french..

    YanıtlaSil
  6. ve fakat yüzeyselin üstte kalan yağ tabakası bir kimse olarak, bu orhun kitabesi kommentten tek akılda kalanın neurovit kardeşimizin dudaklara vazelin sürdüğüdür ki, gün gelir kendisine bir profil yaparım, o gün bu vazelin aşinalığı kesinlikle işe yarayacaktır, belirtir, gözlerinden de öperim:)

    YanıtlaSil
  7. ah be abi iki maddeden yattım.. gerçi fransız arabası var evde ama mülkiyeti benim değil ordan yırttım gibi.. bi kaldı fransız öpücüğü :(

    ama zaten 16 madde çok.. iddaa olayının kitabını yazmış biri olarak, maksimum altı madde olmalı derim. o zaman hepimiz tuttururuz.

    bu arada st. etiene beni milyarlardan ettiği için fransız futbolunu zaten protesto ediyorum. ki lyon gibi garanti bi takım olduğu halde. işte fedakarlık, taşın altına elini koymak budur. yaşasın direnişimiz!!

    frenchkiss serbest olsun mu? :((

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.