27 Eylül 2006

The four season yandan yemiş edition

Üniversite yıllarımın birinde kafayı taktığım klasik müzik harikasıdır Vivaldi'nin "Dört Mevsim"'i...süperdir, harikadır..(gerçi sonradan keskin bir dönüş yapıp Müslüm Baba'ya mürit olmuştuk o ayrı konu)..Böyle her mevsimi ayrı bir anlatımı vardır felan..Hem güzelliğinden hem de dinlediğim dönemi çağrıştırmasından ötürü duyduğumda içime bir hoşluk veren ve çevredekilere de o dakika "ehem, vivaldi, dört mevsim" diye hava atmamı sağlayan eserdir. Zaten klasik müzik eserleri arasında duyar duymaz adını tam söyleyebildiğim iki üç tane eser var..neyse..Hatta atılacak havanın basıncını arttırmak istersem "dört mevsim" yerine "four seasons" da diyebiliyorum. Geçen akşam bir spor programında ismi lazım değil bir vatandaşın "burada sorun menecmınt....yani yönetim" demesi gibi birşey..

İşyerimin konumu dolayısıyla bütün günümün geçtiği İstiklâl Caddesi'nde gezerken (yazar burada yine inceden hava atmaktadır, İstiklâl'de ofisim var, bayanlara selam ederim modu), kulağıma tanıdık bir melodi takıldı..Odun değilsiniz anladınız tabi, dört mevsim..birkaç nağme tanıdık geldi vefekat bir gariplik vardı..Karakedi Müzikevi'nden yayılan bu nağmeler biraz tuhaf..Zaten o minicik kasetçi dükkanı ile hep böyle ilginç müzik anılarım olmuştur. Neyse..Buradaki nağmeler tuhaf dedim ya, bildiğimiz dört mevsim gibi değil de sanki onun yandan yemişi gibi..Kemanların arasında darbukalar, neyler, kanunlar..Sanki bir tarafta Berlin filarmoni konser verirken bizim sulukule'nin şoparları karşılarına geçmiş t..şak geçiyor..Lan yolun ortasında bir gülme tuttu ki sormayın..

Akşam msn'de dede'ye sordum, kimdir nedir diye, köprü möprü birşeyler söyledi ama o da tam bilmiyormuş..unuttum gitti öyle

Dün akşam iftar sonrası yine çıktım belediyemizin bir yıldır hala kaplayamadığı caddemize (sosyal mesaj da verdim). Baktım yine aynı müzik..Yanaştım tezgaha bu sefer..elime aldım..elime aldım derken pis pis sırıtmayın, ibişliğin lüzumu yok, cd'yi aldık elimize..Gürol Ağırbaş isimli bir vatandaş yapmış..Köprüler- İki Dünya isimli bir albüm. Lan dedim korsan korsan nereye kadar..ara sıra bu insanlara para da kazandırmak lazım. özellikle de böyle değişik işler yapanlara..Paraya kıyıp aldım, eve geldim

Kadro güzel. Halil Karaduman kanun öttürmüş, Erkan Oğur vs. üstatları oldukları aletlerde icra-i sanat eylemişler..Fakaaaat..Bu albümün genelinde , batıyla dalga geçen sulukule havası var..Tam özeti bu..adamlar ne amaçla yapmışlar bilmiyorum çünkü pintilip edip albüm kapağına adam gibi iki satır yazı koymamışlar..Şarkıların ismi, çalan insanlar, yapımcı , grafik tasarımcı (ki kapak tasarımı berbat olmuş bence) o kadar..Yav kardeşim şuna iki satır birşey yazsana..Anlatsana, etsene vs..neyse..Ama inanın tek eksiği budur bu albümün.

İnsanı ister istemez gülme tutuyor kardeşim..Dört mevsim'in bahar kısmını okumuşlar, arada bir de gazel atmışlar, inanılır gibi değil..Carmina Burana 'da arap tarzı bir ritm koymuşlar ki çölde deve koşturasınız geliyor..Bolero başka bir alem..O bildiğiniz ağır abi klasik eserlerle kalkıp göbek atasınız geliyor..

Sadece hareketli değil bir iki tane de özgün çalışma yapmışlar, onlar da ayrı nefis..

Ben olsam hiç durmam, bu albümden bir esere klip çekerim..ciddi ciddi çalışan bir orkestrayla dalga geçen sulukule tayfası temalı olur hem de..

Yani işin özeti, paraya kıydım, çok güzel, eğlenceli, değişik, kaliteli adamların cinfikir bir çalışmasını aldım..Tavsiye ederim..öperim.

1 yorum:

  1. işin içinde gürol ağırbaş var ise, komment agato bey biraderimden gelmeli.. hadi bakalım, taktım başörtüyü başladım: geçen gele eltim geldi oturduk çay kahve sohbet ediyoruz bu gene başladı kocasından yakınmaya.. neymiş bunu dövüyomuş da her allahın günü, sokağa çarşıya salmıyomuş kıskanıyomuş ahahahayyy o senin koca kıçını niye kıskansın dağ gibi adam güleyim bari.. aslında beni ona istemişlerdi de ben istemediydim, sonra allem edip kallem edip abisine nikahladılar şekerim, böyleyken böyle..

    daha gider bu:)

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.