20 Ocak 2006

Holiday

Scorpions, Peitho için duble yapıyor efem gecenin şu saati.. İstekleri çalmaya devam edicez, elimizden geldiğince..



holiday (#3977429, 16.03.2004 09:48:21)

scorpionsun her devre yakışan, her 17 yaşına basan vatandaşı etkisi altına alacağı eseri.. bizi etkisine alması daha erken bir yaşımıza tesadüf etmiş olsa da, bu bizim perişanlığımızdır, eserin suçu değil.. her er/hatun kişi sevgiliden ayrı zamanlar geçirmiştir, geçiriyordur, geçirecektir.. bu zaman, sevginin şiddetine bağlı olarak 15 gün, 6 ay, ya da sabahtan akşama geçen zaman olabilir; o’nun nefesini sayamadığı için uyuduğuna küfreden insanlar da az değildir.. o ki sevilmiştir, özeldir bir kere, herkesden, herşeyden kıymetlidir, anaydan babaydan ayrıdır, yardır artık.. artık değil holiday, tencere yuvarlansa, kuş ötse, sela okusa ayrı bir kulağa hitap etmektedir notalar, tınılar, frekanslar..

let me take you far away,
you’d like a holiday..

gel götüreyim seni buralardan der her er/hatun kişi hayatının odağına.. hep o’nunla geçsin ister hayatının her anı, zihnindeki her karede artık o da yer alsın ister, o’nunlayken önemsizdir artık kolanın laytı, çayın şekeri, çorbanın limonu.. herşeyine o’nu katık etmek ister, o’nunla yer, o’nunla içer, o’nunla uyur, hatta o’nunla ölmek ister; acısına katlanamayacağını, ya da o’nu yalnız bırakmamayı düşünür, ölümünü bile planlamaya başlar ister istemez..

ve çoğu ilişki böyledir, hepimiz her ilişkimizin özel olduğunu düşünsek de, çoğu birbirinin aynıdır.. bir filmin konusunda o’nu buluruz, ya da bir şiirin üçüncü kıtasında, belki bir arkadaş anısında; öyle çoktur ki benzerlikler, istatistiği bile tutulabilir pek çoğunun.. fakat kabul etmez bünye, o özeldir işte, tektir!

ve her ilişki ister istemez bu altı dakika yirmialtı saniyelik eserin ilk iki buçuk dakikasındaki gibidir, herşey kadifeden keselerde, pamuklar içinde saklı, herşey toz pembedir.. aşılmaz mesafeler iki şarkı arasında alınır, kilometrelerce yol üç sigara içimi mesafedir.. o’nun yanında zaman su olur akar, o’nsuz anlar ateş olur yakar.. hep o’nunla olmak, her daim, her dem, bir dalın ucunda açmış iki yaprak gibi, ve sonbaharı hiç düşünmeden tatlı meltemlerle sallanmak ister insan..

ve bir anda sesler yükselmeye, farklılıklar görünmeye başlar.. tıpkı adı geçen eserin ara otuz saniyesi gibi bir yırtılma dönemi, kozadan çıkan kelebek misali.. görüntü belki de hoş, ama hiç sordun mu kelebeğe, nasıl geçti o kırk gün, ipekten cenderenin içinde..

ve bir hay huyla geçer günler, belki aylar, hatta belki de yıllar.. hep o ilk günlerin özlemiyle, hep onları arayarak gider nice başka uğraşlarla değerlendirilebilecek değerli tiktaklar.. fonda çalan baladların üzerinde akan distortionlar gibi acıdır artık her sabah.. ve uyunmaz olur her gece, yastığın sanki bir kaktüs olmuş sanırsın; halbuki kafanın içindeki düşüncelerdir sana batan, vazgeçememendir, teslim edememendir artık dikenleri elinde kanatmadık yer bırakmayan gonca gülünü yadellere.. tıpkı bu şarkının son iki dakika yirmi saniyesi gibi, geçer günler, geceler.. belki paralel bir evrende, bu çiftin mutlu günlerini devam ettirdiği düşüncesiyle avunursun, sen fade olursun o out olur, çıkar gider hayatından, başkalarının hayatına detay olur.. sen o’nda bir kabus, o sende bir tatlı huzur, ölene kadar o sende bir kahır, sen o’nda bir beddua..

tatiller hayatın tatlı anları, koşuşturmasız günler, eğlenceli geceler, miskin saatlerdir.. tatiller hızlı geçer, aşklar çabuk biter.. en baba deprem altmış saniye sallar; enkazını kaldırmak aylar, yeniden inşa etmek yıllar sürer..

avazeyi şu aleme davut gibi sal,
baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş..

3 yorum:

  1. velakin entari zibilyon yıllık farkındaysan teyzoş.. depremler bin kere oldu, yıkılan yıkıldı,aslanlar gibi ayaktayız konstantinopol surları kibin:)

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.